Genel

YAŞAM MI YARIŞ MI ?

İnsanın ilk nefesini alışı son nefesini alışı arasındaki  macerasıdır yaşamak. Bu macera kimine kolay, kimine zor gelir .Kimi her saniyenin tadınını çıkarır  kimine ise her saniye çekilmezdir. Bir standart yoktur aslında. Standardı olsaydı zengin hep mutlu, fakir hep mutsuz olurdu. Sağlıklı insan üzmeye hiç birşeyin gücü yetmezdi, heleki sağlıklı bir evladı sevgi ve saygı dolu bir yuvası varsa. Maalesef insanoğlu yaşamı  zorlaştırmayı kendine görev bilmiş. Elinde olanla yetinmeyi bilmemiş hep daha fazlasını istemiştir. Gözü hep yükseklerde olmuş hiç etrafını izlememiştir. Bunun neticesinde Yaşamayı yarışma haline getirdik. Daha anne karnında başlıyo bu yarış (belkide en huzurlu olduğumuz yer di anne karnı). Falancının gelini doğurdu sizin gelin doğurmadı mı? Daha dünyaya gelmeyen bebeğin hiç görmediği ve tanımadığı bebeklerle olan yarışının stardı bu soru. Bebek doğar 6 aylık olur ve diğer soru …

–Diş çıkarmadı mı?

— Filancının torunu 5 aylıkken çıkarmış…

–Bebek yürür

–aa! yeni mi yürüdü ?

–bizim çocuk 9 aylıkken yürüdü vs vs .

Okula başladığında  işte o zaman klasmanın değişir

Çizgi çalışmasından başlarda yarış (çünkü daha güzel çizgi çizen başka çocuklar vardır) Üniversite sınavına kadar sürer. Okumayı yazmayı öğrenmenin sevincini yaşayamadan, diğer çocuklardan geride kalmanın hüznünü yaşarsın. Yazılılardan 90 aldınsa  100 alan sınıf arkadaşının küçümseyen bakışlarıyla karşılaşırsın. Sadece arkadaşın değil öğretmenlerin, ailen hatta komşuların. Sınıf ortalamasını sorar annen baban, rakiplerini merak eder çünkü. Arkadaşlarının anneleri anneni arar:

–Sizin çocuk kaç aldı?

— Benim oğlan 100 almış. Der.

Durum o kadar vahim hale  gelir ki, öğretmenler sınıflarının başarılarını yarıştırır. Yapılan sınavlarda en iyi dereceyi kendi sınıfı yapmalıdır ufacık bi başarısızlığa tahammülü yoktur. Halbuki karşısındakinin yarış atı değilde sadece oyuna  aç çocuklar olduğunu fark edemez. Bu yarışı sadece kişilere bağlamak çok yanlış. Bu yarış kurulu bir düzen haline gelmiş durumda 8. Sınıfa giden öğrenci iyi bir liseye gitmek istiyorsa iyininde iyisi olmak zorunda. Teneffüsde  arkadaşlarıyla koşturmak yerine sınıfta oturup test çözmeli, okul çıkışı etüt merkezine gidip daha fazla ders yapmalı eve geldiğinde ise tekrar edip en az 100 soru çözmeli. Hatta hasta olup okula gelen arkadaşına o günkü ders notlarını vermemeli. Çünkü en iyisi olmak zorunda. Bu psikolojiyle sınava girip hayatına o kısacık süre içinde yön vermeye mecbur. Keşke yarış okul hayatıyla sınırlı olsa. Mezun olma, iş bulma, evlenme hatta çocuk sayın. Toplum seni bir şekilde yarış içine sokuyor. Umarım bu yarıştan nasibimize en azın düşmüştür. Bize de çocuklarımıza da huzurlu, sağlıklı, hayatı dolu dolu yaşamak düşer.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu